03 Aralık 2014 01:04

‘Çözüm süreci’, yüzde 10 barajı ve seçim

‘Çözüm süreci’, yüzde 10 barajı ve seçim

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Çözüm sürecini hiçbir şey yapmadan seçim sonrasına atmak isteyen Hükümet, olmadık manevralar yapıyordu. Ama bir yandan İmralı’dan gelen haberler öte yandan da Anayasa Mahkemesi üstünden açılan “Yüzde 10 seçim barajının kaldırılması” tartışması, seçimle “Çözüm süreci”ni birbirine bağladı. Ama Hükümetin isteklerinin tam tersi doğrultusunda!

İmralı’dan dönen HDP heyetinin “Çözüm süreci” ne ilişkin söyledikleri, Hükümetin yandaş basın üstünden körüklediği “Öcalan’ın birkaç ay içinde silahların bırakılması çağrısı yapacağı” biçimindeki spekülatif propagandayı boşa çıkardı.

“Çözüm Süreci”ni Kürt güçlerinin tasfiyesine, en azından kendi içlerinde anlaşmazlığa düşerek parçalanıp etkisizleşmesine indirgemiş olan AKP Hükümetinin süreci bu doğrultuda ilerletme baskısına karşı İmralı’dan gelen öneriler ve koşulan şart; Kürt siyasi güçlerinin, Kandil, Avrupa, HDP ve Öcalan olarak, Hükümetin istediğinin tersine birleştiklerini göstermektedir. “Sürecin bundan sonraki tüm aşamalarında, demokratik çözümün yasal güvencelerinin oluşturulmasının elzem olduğu ve bu güvenceler sağlanmadan nihai barış ve demokrasi hedefine varmanın mümkün olmadığı” belirtilen “dört ana başlık” altında toplanan Hükümete yaptığı diğer önerileri de bu temel üstünden biçimlendirdiği anlaşılmaktadır. Ki, bu şart; Kürt güçlerini sorunun çözümünde resmen muhatap olması, dolayısıyla KCK’nin, PKK’nin terör örgütü olarak görülmesine son verilemesini de kapsayan ve Kürt siyasetçilerin serbestçe siyaset yapacakları, Öcalan’ın koşullarının düzeltileceği… bir sürecin başlatılması şartıdır.

Öcalan, “Eğer taraflar kendi üstüne düşeni yaparsa, önümüzdeki dört beş ay içinde çok önemli adımlar atılır” diyor. Ama burada şart tarafların, en çok da “Hükümetin kendi üstüne düşeni yapması”dır.
Bunun anlamı ise, Hükümetin laf, vaat, ayak sürüme, karşı tarafın kendi arasında çatışmasına oynama… gibi gerçekte karşılığı olmayan argümanlar üstünden siyaset yapma da artık manevra alanının kalmadığı, en azından çok daraldığıdır.

Kürt siyasi güçlerinin bu hamlesiyle bir yandan AKP Hükümetinin manevra alanı iyice daralırken, öte yandan da seçim süreci de fiilen başlamış bulunmaktadır. Ve bu çerçevede seçim barajı tartışması da yeniden gündeme gelmiştir. Üstelik de bu sefer, yüzde 9.8 oy almış Demirtaş, üstünden HDP seçime parti olarak girmeye hazırlanmaktadır.

AKP ise 2015 seçiminde Anayasayı değiştirecek bir çoğunluk peşindedir ve bunun için HDP’yi seçim barajıyla engelleme de dahil her şeyi göze almıştır. Ki, bu göze aldıklarının başında da yüzde 10 barajını korumak vardır. Nitekim dün Erdoğan hiç vakit kaybetmeden Anayasa Mahkemesi Başkanının yüzde 10 barajının kaldırılması tartışmasını gündeme getirmesini, “Hiç kimse, Anayasa Mahkemesi de Meclisin, siyaset kurumunun üstünde değildir. 1960’larda değiliz” diyerek ortamı terörize etmeye başladı. Cumhurbaşkanının bir adım sonra, “Anayasa Mahkemesinin böylece Meclise ve Hükümete karşı darbe yapmayı amaçladığını” söylemesi sürpriz olmaz. Ki, aslında Erdoğan’ın dünkü söylediklerinden bu anlamı çıkarmak da mümkündür. Bu konuda Kürt siyasi güçlerini Meclis dışında tutma da ısrar eden MHP de AKP ile hemfikirdir.

Ama öte yandan da Anayasa Mahkemesinin yüzde 10 barajı ile ilgili karar alması ihtimali de üstünden, seçim tartışması kimin ne oy alacağı klasik tartışması ötesinde tartışılmaya başlanmıştır. Ve bir yandan “Çözüm süreci”nin geldiği aşama öte yandan özgürlükler ve demokrasi talepleri etrafındaki mücadele yüzde 10 barajıyla gidilecek bir seçimde, hele de HDP barajın altında kalırsa seçimin bir kaosa yol açacağı, seçimin meşruiyeti meşruiyetinin gündeme geleceği şimdiden tartışılmaya başlanmıştır. Nitekim bu tartışma CHP’yi de içine çekmiş, CHP’de milletvekillerinin de içinde olduğu bir kesim CHP ve HDP’nin “seçim ittifakı” yapmasını savunmaya başlamıştır.

Erdoğan ve AKP cenahından gelen ve gerekirse Anayasa Mahkemesinin de kapatılabileceğine (AKP’nin Anayasa Profesörü Milletvekili Burhan Kuzu bunu açıkça söyledi.) varan tehditlerle ortamı terörize etmelerine karşın, seçimin barajsız bir seçim olması, barajlı seçimin ve onun oluşturacağı Meclisin meşruiyetini tartışmasını önleyemeyecektir.

Siyaset alanındaki gündem artık “Çözüm Süreci” ve yüzde 10 barajı tartışmasını birleştirmiştir. Ve gelişmeler bu tartışmanın giderek de büyüyeceğine işaret etmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa